Uzun süredir televizyon yayınlarına katılmayan usta oyuncu Zuhal Olcay televizyonda ilk kez Empati programına çıkarak, kendisine ait bilinmeyen anılarını paylaştı ve düşüncelerini aktardı. İşte Empati programında hafızalara kazınan kısımlar.
Olcay, “Oyunculuk ve evlilik bir arada oldukça zordur. Eğer hem kadın hem erkek oyunculuk yapıyorsa bu, kaçınılmaz bir rekabet demektir. Ancak, bu rekabeti bir aile ve tiyatro yararı için akıllıca ve yapıcı bir şekilde kullanırsanız, başarıya ve mutluluğa ulaşabilirsiniz.” diye belirtti.
Olcay, “Aşkın bir ömrü olduğunu düşünüyorum, en fazla 5 yıla sığar.” dedi ve devam etti, “Bir kızımın olması ve ona güvenebiliyor olmanın verdiği huzur nedeniyle çok mutluyum.”
Zuhal Olcay, doğup büyüdüğü Üsküdar Fıstıkağacında evlerinin önünde geçerken, evin eşyalı kiralık olduğunu görüp, emlakçıyla evi gezdiğini açıkladı. İşte o cümleler:
“Çok yeni bir şey oldu, 1 buçuk 2 ay önce o evin olduğu mahalleden geçerken evin mobilyalı olarak kiraya verildiği ilanını gördüm. Ben buraya girmek istiyorum dedim. ,
25 yıllık emektar çalışanlarımla beraberdim, o evi bana gösteren emlakçı arkadaş kusura bakmasın… Eve girdim, bütün odaları dolaştım. Gömme dolaplar, mutfakdaki dolaplar, 30 yıl önce ayrılmışım o evden düşün, o koridora girdim, o koridorun çok iyi bir akustuği vardı, herkes evden gittikten sonra bütün kapıları kapatır saatlerce şarkı söylerdim.
Bir baktım koridora, ne kadar küçük bir koridormuş… Zaten 2 oda 1 salon bir evdi… O koridorun içine onca hayali nasıl sığdırmışım şaştım kaldım. Çok enteresan bir şeydi… O küçücük koridorda bir gelecek inşa etmişim kendime farkında olmadan…”
Ahmet Mümtaz Taylan’ın “Çocukluğunuz huzurlu muydu?” sorusuna Olcay, “Maalesef, hayır… Annem ve babam birbirleriyle çok fazla anlaşamazdı. Her biri ayrı birer güzel insan olsa da bir araya geldiklerinde uyum sağlayamadılar. Bu sebeple pek huzurlu bir çocukluk geçiremedim…” şeklinde belirtti. Ancak, ailesinin sanatçı ruhundan ve olurundan destek alarak hayallerine ulaştığını ve ailesine olan minnettarlığını ifade ederek “huzur içerisinde uyusunlar” dedi.
